varolmak

Varoluş adlı kitaptan;
"Of." dedi adam.
Kadın "Neyin var?" diye sordu.
Adam açıkladı. "Ooof ooffff."

Şimdi söyleceklerim çok sıkıcı ve bilindik en mutlak gerçekler. Eğer herşeye sağlam bir siktir çektiyseniz ve sayılı dertleriniz rahat bir yatakta sabahlara kadar sevişmekse. Çok para kazanıp çok para harcamaksa, kahveler, biralar eşliğinde sabahlara kadar oturup internet ağında diyaloglarınız sekse doğru yöneltmeye çalışmaksa ve dört tekerlekli pahalı şeylerle binip doğayı ve hayvanları hiçe sayarak gezmeye tatil diyorsanız siktirin gidin. Okumayın bunları. Ayağa kalkın ketılın düğmesini dürtün bir kere daha.

Benim eskiden sakallarım vardı. Böyle çokça sakallar.Size isterseniz J.K Rowling'in altın kaplama tuvalet fırçasından da bahsedebilirim. Ama bunun için beklemeniz lazım. Çokça beklemek.

Şimdi şöyle anlatayım; "This smell reminds me my exboyfriend." cümlesini eski sevgilinizle hala sevgiliyken eski sevgilinizin ingilizce defterinde okuduysanız hayatınız çok keyifli olmuyor. Ben de çok keyifli bi adam değilim. Sıkılgan ve sıkıcı bi adamım. Bu yüzdendir ki okuyacağınız şeyler sıkıcı şeyler olabilir.
Bir arkadaşın selamı var size. Tütün, evren yalnız kalmasın diye varedilen arkadaş. Selamlar olsun.

8 Mart götü kovalayan sendikalar kadar anlamsız herşey. Sahile gidip saatlerce gezen ama denize bakmayan insanlardan nefret ediyorum. Sahile giden insanlardan da nefret ediyorum ama yerden çöp alıp çöp kutusuna attığımda bana bakan kısık gözlerden daha fazla nefret ediyorum. En çok da kimler tiksindiriyor beni biliyor musunuz? "Üç beş çıktığım var ama hayattan keyif alamıyorum." tadındaki şarkıları bayıla bayıla dinleyen memeliler. İşte bunlar yüzünden anneme çok yalvardım. Anne dedim bak dedim hiç bir şey için geç değil beni hala aldırabilirsin dedim. Dinlemedi. Galiba artık çok geç. Ben de sahile gidiyorum...

"sararan gökyüzünün,
gri çocuklarıyız.
talan olmuş ümitlerimizin
dinginleşen sarkaçlarıyız."

demiş adamın biri. E doğru demiş.

Edebiyat çoğu zaman boğazlı kazak gibi gelse de bana kimi zaman bambaşka bir keyif veriyor. Seviyorum kelimelerle oynayıp, insanların duygu durumlarını değiştirmeyi. Ahmed Arif değilim biliyorum, Umut Sarıkaya da değilim ama belki onların ve nicelerinin bileşkesiyim. Tarihim Meryem Bozlak'ın kocası Durmuş'u anlamaması gibi beni sevenlerin de beni anlamamasından ibaret. Tek arzum ardımdan o kadar üzülmemeleri.

Show Comments